Türkiye, coğrafi konumu ve iklim özellikleri nedeniyle orman yangınları açısından riskli bir ülkedir. Yaz aylarının gelmesiyle birlikte artan sıcaklıklar ve kuru hava koşulları, ormanlarımız için büyük bir tehdit oluşturmaktadır. Ancak son yıllarda, ülkemizin orman yangınlarıyla mücadeledeki başarısı ve bu alanda gösterdiği gelişim takdire şayandır. Devletin tüm kurumları, sivil toplum kuruluşları ve vatandaşlar el ele vererek, ormanlarımızı korumak için destansı bir mücadele sergilemektedir. Bu mücadele sadece yangınları söndürmekle kalmayıp, aynı zamanda yangınların önlenmesi, erken tespiti ve sonrasında yanan alanların yeniden yeşillendirilmesi gibi çok yönlü bir yaklaşımı içermektedir. Bu bütüncül strateji sayesinde, yangınların etkileri azaltılmakta ve orman ekosistemlerinin hızla toparlanması sağlanmaktadır. Türkiye’nin orman yangınlarıyla mücadelesindeki bu kararlılık ve başarı, gelecek nesillere daha yeşil bir miras bırakma konusundaki azminin bir göstergesidir.
Yangınla mücadelede en kritik unsurlardan biri erken tespittir. Türkiye bu alanda önemli yatırımlar yapmıştır. Orman Genel Müdürlüğü (OGM) bünyesinde kurulan modern yangın gözetleme kuleleri, termal kameralar ve yüksek çözünürlüklü optik sensörlerle donatılmıştır. Bu kuleler, ormanlık alanları 24 saat kesintisiz olarak gözlemleyerek dumanın ilk belirtilerini anında tespit edebilmektedir. Gözetleme kulesi ağı, ülkenin dört bir yanını kapsayacak şekilde genişletilmiş ve en ücra köşelerdeki riskli bölgeler bile sürekli izleme altına alınmıştır. Bu teknolojik donanım sayesinde, yangınlar henüz küçükken fark edilmekte ve büyümeden müdahale edilme imkanı doğmaktadır. Erken tespit, yangının yayılmasını engellemek ve söndürme çalışmalarının başarısını artırmak açısından hayati öneme sahiptir. Gelişmiş sensörler ve yazılımlar, dumanın kaynağını ve yayılma yönünü hızla belirleyerek ekiplerin doğru noktaya en kısa sürede ulaşmasını sağlamaktadır.
Teknolojinin kullanımı sadece gözetleme kuleleriyle sınırlı değildir. İnsansız Hava Araçları (İHA) veya yaygın adıyla dronelar, orman yangınlarıyla mücadelede vazgeçilmez bir araç haline gelmiştir. Yüksek çözünürlüklü kameralarla donatılan dronelar, yangın bölgelerini havadan izleyerek yangının büyüklüğü, yayılma hızı ve yönü hakkında gerçek zamanlı bilgi sağlamaktadır. Bu bilgiler, yerdeki ve havadaki söndürme ekipleri için strateji belirlemede kritik rol oynamaktadır. Ayrıca, dronelar henüz ulaşılması zor veya tehlikeli olan alanlarda yangın öncesi risk değerlendirmesi yapmak, yangın sonrası hasar tespiti gerçekleştirmek ve soğutma çalışmalarını denetlemek için de kullanılmaktadır. Yapay zeka destekli görüntü işleme sistemleri sayesinde, drone görüntülerinden elde edilen veriler otomatik olarak analiz edilmekte ve yangın yönetimi merkezlerine anında iletilmektedir. Bu otomasyon, karar alma süreçlerini hızlandırmakta ve insan hatası riskini azaltmaktadır.
Uydu teknolojileri de erken tespit ve izleme kapasitesini artıran bir diğer önemli faktördür. Türkiye, ulusal ve uluslararası uydu sistemlerinden gelen verileri kullanarak ormanlık alanlardaki sıcaklık anomalilerini ve duman hareketlerini takip etmektedir. Özellikle Avrupa Uzay Ajansı’nın (ESA) Sentinel uyduları gibi yüksek çözünürlüklü uydu görüntüleri, geniş alanlardaki yangın riskini değerlendirmek ve başlayan yangınları bölgesel ölçekte tespit etmek için kullanılmaktadır. Bu uydu verileri, yerdeki gözlem sistemleri ve drone bilgileriyle birleştirilerek yangın risk haritaları oluşturulmakta ve riskli bölgelere öncelik verilmesi sağlanmaktadır. Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS) kullanılarak yapılan bu entegre analizler, yangın yönetim stratejilerinin daha bilimsel ve veri odaklı yürütülmesine olanak tanımaktadır. Yangınların geçmişteki davranışları, rüzgar modelleri ve arazi yapısı gibi faktörler CBS üzerinden analiz edilerek yangınların olası yayılma senaryoları modellenmekte ve buna göre hazırlık yapılmaktadır.
Yangına müdahale hızı, yangınla mücadeledeki başarının anahtarıdır. Türkiye, bu konuda da önemli adımlar atmıştır. Orman Genel Müdürlüğü’nün yangın söndürme ekipleri, Türkiye’nin dört bir yanına yayılmış stratejik noktalarda konuşlandırılmıştır. Bu ekipler, ihbar alındıktan sonra en kısa sürede olay yerine ulaşacak şekilde organize edilmiştir. Müdahale sürelerini daha da kısaltmak amacıyla yangın ilk müdahale araçlarının sayısı artırılmış ve araç filosu modernize edilmiştir. Araç takip sistemleri ve gelişmiş iletişim ağları sayesinde, ekipler arasındaki koordinasyon en üst düzeyde sağlanmaktadır. Yangın anında tüm birimler arasında kesintisiz ve güvenli iletişim kurulması, müdahale stratejilerinin hızla uygulanmasını ve kaynakların etkin kullanılmasını sağlamaktadır.
Hava gücü, orman yangınlarıyla mücadelede vazgeçilmez bir unsurdur. Türkiye’nin yangın söndürme uçakları ve helikopter filosu son yıllarda önemli ölçüde güçlendirilmiştir. Büyük kapasiteli yangın söndürme uçakları, binlerce litre suyu tek seferde yangın bölgesine bırakarak alevlerin yayılmasını yavaşlatmakta veya durdurmaktadır. Helikopterler ise daha dar alanlara ve ulaşılması zor noktalara su veya köpük bırakmanın yanı sıra, personel ve malzeme taşımacılığı, keşif uçuşları ve koordinasyon görevlerinde kullanılmaktadır. Hava araçlarının sayısı ve etkinliği artırılarak yangınlara havadan müdahale kapasitesi büyük ölçüde yükseltilmiştir. Farklı tiplerdeki hava araçlarının entegre bir şekilde kullanılması, müdahale stratejilerinin çeşitlenmesine ve yangının farklı aşamalarına uygun çözümler üretilmesine imkan tanımaktadır. Gelişmiş navigasyon sistemleri ve gece görüş kabiliyetine sahip bazı hava araçları, hava şartlarının elverdiği ölçüde gece operasyonlarına bile olanak sağlamaktadır.
Yangınla mücadele sadece profesyonel ekiplerin değil, aynı zamanda tüm toplumun ortak sorumluluğudur. Türkiye’de vatandaşların orman yangınları konusundaki farkındalığı artırmak amacıyla kapsamlı eğitim ve bilinçlendirme kampanyaları yürütülmektedir. Medya, sosyal medya, okullar ve yerel etkinlikler aracılığıyla yangınların nedenleri, önlenmesi için alınması gereken tedbirler ve yangın anında yapılması gerekenler konularında bilgiler paylaşılmaktadır. Özellikle anız yakma, sigara izmariti atma, kontrolsüz piknik ateşi yakma gibi insan kaynaklı yangın nedenlerine dikkat çekilerek vatandaşların daha dikkatli olmaları teşvik edilmektedir. Yangın ihbar hatları (177) ve mobil uygulamalar aracılığıyla vatandaşların yangınları anında bildirmeleri teşvik edilmekte ve bu ihbarlar sayesinde birçok yangına erken müdahale edilmektedir. Toplumun her kesiminin yangınlara karşı daha duyarlı olması, yangınların çıkışını önlemede en etkili yollardan biridir. Gönüllü itfaiyecilik ve orman koruma gönüllüsü programları da yaygınlaştırılarak vatandaşların yangınla mücadeleye aktif katılımı teşvik edilmektedir.
Yangınla mücadelede kurumlar arası işbirliği büyük önem taşımaktadır. Orman Genel Müdürlüğü’nün koordinasyonunda, Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD), Jandarma Genel Komutanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü, yerel yönetimler (belediyeler) ve diğer ilgili kamu kurumları yangınlara müdahale sürecinde tam bir uyum içinde çalışmaktadır. Kriz yönetim merkezleri kurularak tüm birimler arasındaki bilgi akışı ve koordinasyon kesintisiz sağlanmaktadır. Yangın bölgesindeki ihtiyaçların hızla belirlenmesi, personel ve ekipman sevkiyatının planlanması, tahliye operasyonlarının yönetilmesi gibi konularda kurumlar arası işbirliği kritik rol oynamaktadır. Sivil toplum kuruluşları ve özel sektör de yangınla mücadeleye destek vermekte, insani yardım sağlamakta ve yanan alanların rehabilitasyonu için katkıda bulunmaktadır. Bu güçlü işbirliği ağı, Türkiye’nin yangınlarla mücadeledeki direncini ve kapasitesini artırmaktadır.
Uluslararası işbirliği de orman yangınlarıyla mücadelede önemli bir boyuttur. Türkiye, gerektiğinde diğer ülkelerden yardım almakta ve aynı zamanda ihtiyaç duyan ülkelere yardım eli uzatmaktadır. Özellikle Akdeniz havzasındaki ülkelerle yangınla mücadele konusunda bilgi ve tecrübe paylaşımı yapılmakta, ortak tatbikatlar düzenlenmektedir. Uluslararası platformlarda yangınla mücadele teknolojileri ve stratejileri konusunda işbirliği, Türkiye’nin bu alandaki bilgi birikimini artırmasına ve en güncel yöntemleri uygulamasına olanak tanımaktadır. Yangın söndürme uçakları ve helikopterleri gibi hava araçlarının ortak kullanımı veya gerektiğinde kiralanması, büyük ölçekli yangınlara müdahale kapasitesini küresel düzeyde güçlendirmektedir. Küresel iklim değişikliğinin etkileriyle artan yangın riskine karşı uluslararası dayanışma ve işbirliği giderek daha fazla önem kazanmaktadır.
Yangınlar söndürüldükten sonraki süreç de yangınla mücadelenin ayrılmaz bir parçasıdır. Yanan alanların yeniden ağaçlandırılması ve ekosistemin rehabilitasyonu büyük bir özenle yürütülmektedir. Orman Genel Müdürlüğü, yanan alanlarda kapsamlı etüt çalışmaları yaparak toprağın durumu, ekosistemin yapısı ve yangının şiddeti gibi faktörleri değerlendirmektedir. Bu değerlendirmeler sonucunda, alana en uygun ağaç türleri belirlenerek bilimsel yöntemlerle fidan dikimi yapılmaktadır. Yanan ormanlık alanların doğal olarak toparlanmasına izin verilen bölgeler de bulunmaktadır, ancak genellikle aktif ağaçlandırma çalışmaları hızla başlatılmaktadır. Ağaçlandırma kampanyalarına vatandaşların yoğun katılımı, bu sürecin toplumsal bir seferberliğe dönüşmesini sağlamaktadır. Geleceğe Nefes gibi kampanyalar, milyonlarca fidanın toprakla buluşmasına aracılık etmiştir. Yanan alanların rehabilitasyonu sadece fidan dikmekle kalmayıp, aynı zamanda erozyon kontrolü, yaban hayatının korunması ve biyoçeşitliliğin yeniden tesis edilmesi gibi ekolojik süreçleri de kapsamaktadır. Bu uzun soluklu çalışmalar, ormanlarımızın eski sağlığına kavuşmasını ve gelecek nesiller için yeniden yeşil birer yaşam alanı olmasını güvence altına almaktadır.
Orman yangınlarının önlenmesi, müdahalesi ve sonrası rehabilitasyon süreçlerinde elde edilen tecrübeler, geleceğe yönelik planlamalar için önemli dersler sunmaktadır. Türkiye, yangın riskini azaltmak amacıyla orman içi yolların bakımını yapmakta, yangın emniyet şeritleri oluşturmakta ve riskli bölgelerde yanıcı madde temizliği yapmaktadır. Ayrıca, iklim değişikliğinin etkilerine karşı daha dirençli orman ekosistemleri oluşturmak amacıyla tür çeşitliliğini artırmaya yönelik çalışmalar yürütülmektedir. Yangınla mücadele ekiplerinin eğitimi sürekli güncellenmekte, yeni teknolojiler ve yöntemler hızla adapte edilmektedir. Yangın yönetim merkezlerinin kapasitesi artırılmakta ve olası büyük ölçekli yangın senaryolarına karşı acil durum planları sürekli gözden geçirilmektedir. Yangın sezonu öncesinde yapılan hazırlıklar, ekiplerin ve ekipmanların hazır durumda olmasını sağlamaktadır. Yangın riskinin yüksek olduğu dönemlerde ormanlara giriş kısıtlamaları getirilmesi gibi önleyici tedbirler de yangın çıkışını azaltmada etkili olmaktadır.
Türkiye’nin orman yangınlarıyla mücadelesindeki bu kararlılık ve çok yönlü yaklaşım, somut başarıları da beraberinde getirmiştir. Erken tespit ve hızlı müdahale sayesinde yangınların yayılmadan kontrol altına alınma oranı artmıştır. Geliştirilen teknolojik altyapı ve artırılan hava gücü, söndürme çalışmalarının etkinliğini yükseltmiştir. Toplumsal farkındalığın artması ve vatandaşların duyarlılığı, insan kaynaklı yangınların sayısının azalmasına katkı sağlamıştır. Kurumlar arası işbirliği ve uluslararası dayanışma, kriz anlarında kaynakların daha etkin kullanılmasına olanak tanımıştır. Yanan alanların hızla rehabilite edilmesi ise orman varlığımızın korunması ve geleceğe taşınması açısından büyük önem taşımaktadır. Her ne kadar orman yangınları doğanın bir parçası olsa da, insan kaynaklı yangınların önlenmesi ve çıkan yangınlara karşı hazırlıklı olmak, ormanlarımızın geleceği için hayati öneme sahiptir.
Türkiye’nin orman yangınlarıyla mücadelesi, sadece teknik bir operasyon değil, aynı zamanda bir azim, dayanışma ve umut hikayesidir. Yangın söndürme ekiplerinin fedakarlığı, gönüllülerin desteği, vatandaşların duyarlılığı ve devletin tüm imkanlarını seferber etmesi, bu mücadelenin temelini oluşturmaktadır. Her zorlu yangın sezonu, yeni dersler öğrenme ve sistemleri daha da güçlendirme fırsatı sunmaktadır. Gelecekte de orman yangınları riskinin devam edeceği bilinciyle, Türkiye’nin yangınla mücadele kapasitesini sürekli artırmaya yönelik çalışmaları kararlılıkla sürdürülecektir. Daha güçlü bir altyapı, daha eğitimli ekipler, daha yüksek toplumsal farkındalık ve daha sıkı uluslararası işbirliği ile Türkiye, ormanlarını koruma ve gelecek nesillere daha yeşil bir ülke bırakma hedefine emin adımlarla ilerlemektedir. Ormanlarımız, ülkemizin en değerli varlıklarından biridir ve onları korumak hepimizin ortak sorumluluğudur. Bu sorumluluk bilinciyle yürütülen mücadele, umut dolu bir geleceğin inşasına katkı sağlamaktadır.


