Gazze Şeridi, iki yılı aşkın süredir devam eden çatışmaların ve abluka koşullarının ardından, 9 Ekim 2025 tarihinde yürürlüğe giren ateşkes anlaşmasıyla kısmi bir nefes alma umudu buldu. Ancak bölgedeki insani krizin derinliği ve yardım çabalarının karşılaştığı engeller, kalıcı bir çözüm için uluslararası toplumun daha fazla çaba sarf etmesi gerektiğini gözler önüne seriyor.
ABD Başkanı Donald Trump’ın duyurduğu ve Mısır’da yürütülen dolaylı görüşmeler sonucunda İsrail ile Hamas arasında varılan ateşkes, bölgede iki yıldır süren çatışmaları sona erdirmeyi hedefliyor. Anlaşmanın ilk aşamasında İsrailli rehinelerin serbest bırakılması ve buna karşılık İsrail’in çok sayıda Filistinli tutukluyu salıvermesi öngörülürken, İsrail ordusunun Gazze Şeridi’nden kademeli olarak çekilmesi de maddeler arasında yer alıyor. Ancak ateşkesin yürürlüğe girmesine rağmen, Gazze İnsan Hakları Merkezi’nin açıklamasına göre, İsrail’in saldırılarında 34 Filistinli hayatını kaybederken, 122 kişi yaralandı. Bu durum, ateşkesin kırılganlığını ve bölgedeki güvenlik endişelerinin devam ettiğini gösteriyor.
Bölgedeki insani kriz, ateşkes öncesinde de felaket boyutundaydı. Birleşmiş Milletler İnsani Yardım Koordinasyon Ofisi (OCHA) ve diğer kuruluşların Ağustos 2025 verilerine göre, Gazze’de her gün 26 çocuk hayatını kaybediyordu ve yaklaşık 470.000 kişi ‘açlığa benzer’ koşullarda yaşıyordu. İsrail’in saldırılarında 8 Ekim 2023’ten ateşkes anlaşmasına kadar geçen sürede 67 binden fazla kişi yaşamını yitirmiş, 170 binden fazla kişi yaralanmıştı. Sağlık sistemi tamamen çökmüş durumda; hastaneler ve klinikler sistematik olarak hedef alındı, geçici sahra hastaneleri dahi yetersiz kalıyor.
Ateşkesin ardından insani yardım geçişlerinde kısmi bir iyileşme kaydedildiği belirtilse de, Gazze’deki Hükümet ve diğer insani yardım kuruluşları, gelen yardım miktarının ihtiyaçlara oranla çok az olduğunu vurguluyor. 12 Ekim’de Gazze’ye 173 tır insani yardım ulaştığı, bunların sadece 3’ünün mutfak tüpü ve 6’sının akaryakıt yüklü olduğu açıklandı. Bu miktar, 2,4 milyon nüfusa sahip Gazze Şeridi’nin temel ihtiyaçlarını asgari düzeyde bile karşılamaktan uzak. İsrail ile Hamas arasında varılan anlaşmaya göre her gün 600 tır insani yardımın girişine izin verilmesi gerekirken, Filistinli kaynaklar bu sayının çok altında kalındığını belirtiyor.
Türkiye, Gazze’ye yönelik insani yardım çabalarını aralıksız sürdürüyor. AFAD koordinasyonunda 16 gemi ve 14 uçakla bugüne kadar yardım ulaştırıldı. Ateşkes sonrası da destek çalışmaları hız kazandı ve 17. “İyilik Gemisi” yaklaşık 900 ton insani yardım malzemesiyle yola çıktı. Avrupa Birliği de 2025 yılı için Gazze’ye 120 milyon avroluk yardım paketi açıkladı. Ancak yardımların dağıtımında, özellikle kuzey bölgelerine ulaşımında, altyapının tahrip olması ve İsrail’in sınır geçişlerindeki kısıtlamaları ciddi zorluklar yaratıyor.
Uluslararası toplum, Gazze’deki krizin çözümü için diplomatik girişimlerini sürdürüyor. Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Şarm el-Şeyh Barış Zirvesi’ne katılarak, ateşkesin kalıcı barışa dönüşmesi ve Gazze’nin yeniden imarı için çağrıda bulundu. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan da Türkiye’nin Gazze’deki ateşkesin korunması, insani yardımların kesintisiz devamı ve iki devletli çözümün hayata geçirilmesi doğrultusunda aktif rol oynayacağını belirtti. Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP), Gazze’de yaklaşık 55 milyon ton enkaz bulunduğunu ve yeniden imarın 70 milyar dolara mal olacağını tahmin ediyor. Bölgenin gelecekteki yönetimi ve yeniden inşası, uluslararası toplumun öncelikli gündem maddeleri arasında yer alıyor.
Özetle, Gazze’deki ateşkes, bölgedeki acil insani ihtiyaçların giderilmesi ve kalıcı bir barışın tesisi için önemli bir adım olsa da, karşılaşılan zorluklar ve devam eden ihlaller süreci kırılgan kılıyor. İnsani yardımların kesintisiz ve yeterli miktarda ulaştırılması, sağlık sisteminin yeniden inşası ve diplomatik çabaların iki devletli çözüm zemininde kararlılıkla sürdürülmesi, Gazze’nin geleceği için hayati önem taşıyor.


