
Türkiye’de yıllardır kronik bir sorun haline gelen yediemin otoparklarındaki araç yığılmasına neşter vuruldu. Adalet Bakanlığı’nın öncülüğünde hazırlanan ve milyonlarca araç sahibini doğrudan ilgilendiren “yediemin otoparklarındaki araçlara ilişkin yeni düzenlemeler” yürürlüğe girdi. Bu kapsamlı değişiklikler, hem icra ve haciz süreçlerinin hızlandırılmasını hem de atıl durumda bekleyen ekonomik değerlerin ülke ekonomisine kazandırılmasını hedefliyor. Kamuoyunda büyük yankı uyandıran bu adımlar, yediemin sisteminde tarihi bir dönüm noktasını işaret ediyor.
Uzun yıllardır yediemin otoparklarında biriken hacizli ve icralık araçlar, hem ciddi bir depolama sorunu yaratıyor hem de milyarlarca liralık ekonomik değerin çürümesine neden oluyordu. Türkiye genelindeki yediemin otoparklarında bekleyen araç sayısı zaman zaman 1.5 milyonu aşan rakamlara ulaşıyordu. Bu durum, otopark işletmecileri için yer sıkıntısı, devlet için ise fahiş depolama, bakım ve güvenlik maliyetleri anlamına geliyordu. Ayrıca, araçların açık havada uzun süre beklemesi, değerlerini hızla kaybetmelerine ve çevre kirliliğine yol açıyordu. Mevcut yasal çerçeve, araçların tasfiye süreçlerini yavaşlatan bürokratik engellerle doluydu.
Yeni düzenlemenin temel amacı, bu karmaşık ve maliyetli yapıyı sadeleştirmek, süreçleri hızlandırmak ve hem borçlu hem de alacaklı tarafların mağduriyetini en aza indirmektir. Düzenleme, özellikle araçların icra daireleri tarafından belirlenen süreler içinde sahipleri tarafından teslim alınmaması veya borcun ödenmemesi durumunda izlenecek yol haritasını netleştiriyor. Bu sayede, “çürümeye terk edilmiş” algısının önüne geçilmesi ve kamu kaynaklarının daha etkin kullanılması hedefleniyor.
Yapılan en radikal değişikliklerden biri, araçların tasfiye sürecinin önemli ölçüde hızlandırılmasıdır. Yeni düzenlemeye göre, hacizli araçlar yediemin otoparkına teslim edildikten sonra belirli bir süre içinde (genellikle 6 ay, ancak icra dairesinin takdirine göre değişebilir) borçlu tarafından borcun ödenerek geri alınmaması veya alacaklı tarafından satış talebinde bulunulmaması durumunda, araç doğrudan tasfiye sürecine alınacak. Bu süre zarfında herhangi bir işlem yapılmayan araçlar için icra müdürlüğü resen satış kararı alabilecek. Bu, geçmişteki yıllarca süren bekleme sürelerinin önüne geçmeyi amaçlıyor.
Satış mekanizmasında da devrim niteliğinde bir değişiklik yapıldı. Artık yedieminlerdeki araçların büyük bir kısmı, elektronik ortamda, yani e-ihale yoluyla satışa sunulacak. Bu dijitalleşme adımı, satış süreçlerini daha şeffaf, hızlı ve erişilebilir hale getirecek. E-ihale platformları aracılığıyla Türkiye’nin dört bir yanından potansiyel alıcılara ulaşılması, araçların piyasa değerine daha yakın fiyatlarla satılmasını sağlayacak. Satıştan elde edilen gelir, öncelikle aracın borcunu, yediemin ve satış masraflarını karşılayacak; kalan miktar ise borçluya iade edilecek.
Düzenleme, araç sahiplerinin haklarını da göz ardı etmiyor. Satış öncesinde, borçlulara ve aracın sahiplerine son bir bildirim yapılacak ve belirli bir ek süre tanınacak. Bu süre içinde borcun ödenmesi veya icra takibinin sonlandırılması durumunda, araç sahibine iade edilecek. Ancak, belirlenen yasal sürelere uyulmaması ve aracın teslim alınmaması halinde, mülkiyet hakkı devlete geçecek ve araç satışa çıkarılacak. Bu, araç sahiplerinin sorumluluklarını artırırken, aynı zamanda hak arama yollarını da belirli bir zaman çizelgesine oturtuyor.
Özellikle değeri düşük olan veya hurda statüsüne giren araçlar için özel bir madde de düzenlemede yer alıyor. Piyasa değeri hacizli borcu ve yediemin masraflarını karşılamayan, ekonomik ömrünü tamamlamış veya onarımı ekonomik olmayan araçlar için farklı bir tasfiye yöntemi benimseniyor. Bu tür araçlar, belirli koşullar altında doğrudan hurdaya ayrılabilecek veya sembolik bir bedelle satılarak otoparklardaki yer işgalinin önüne geçilecek. Bu, otoparklardaki yığılmanın azaltılmasına yönelik önemli bir adım olarak görülüyor.
Yediemin ücretleri ve diğer masraflar konusunda da netlik sağlandı. Yeni sistemde, araçların yediemin otoparkında kaldığı süre boyunca oluşan depolama, çekici ve diğer masrafların sorumluluğu netleştirildi. Satıştan elde edilen gelirin bu masrafları öncelikle karşılayacağı belirtilirken, gelirin yetersiz kalması durumunda kalan borcun takibi de ilgili mevzuata göre sürdürülecek. Bu sayede, kamuya yük binen maliyetlerin azaltılması ve sistemin kendi kendini finanse etmesi hedefleniyor.
Adalet Bakanlığı tarafından yapılan açıklamalar, bu düzenlemelerin sadece bir yasal değişiklikten öte, toplumsal bir soruna kalıcı çözüm bulma amacı taşıdığını gösteriyor. Yediemin otoparklarındaki bu yeni dönemle birlikte, hem devletin üzerindeki mali yükün hafiflemesi hem de atıl duran milyonlarca liralık ekonomik değerin yeniden ekonomiye kazandırılması bekleniyor. Ayrıca, ikinci el araç piyasasında belirli bir hareketlilik yaşanabileceği ve vatandaşların daha uygun fiyatlarla araç sahibi olabileceği öngörülüyor.
Yeni düzenlemeler, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nda yapılan değişiklikler ve ilgili yönetmeliklerle hayata geçirildi. Uygulamanın sağlıklı bir şekilde yürütülmesi için Adalet Bakanlığı, icra daireleri ve yediemin işletmecileri arasında sıkı bir koordinasyon hedefleniyor. Kamuoyunun, özellikle de araç sahiplerinin bu yeni süreçler hakkında detaylı bir şekilde bilgilendirilmesi, olası mağduriyetlerin önüne geçilmesi açısından büyük önem taşıyor.
Sonuç olarak, yediemin otoparklarındaki araçlara ilişkin getirilen bu yeni düzenlemeler, Türkiye’nin uzun süredir mücadele ettiği bir soruna köklü bir çözüm sunuyor. Hızlandırılmış tasfiye süreçleri, elektronik satış mekanizmaları ve netleştirilen sorumluluklar sayesinde, hem adalet sisteminin işleyişi hızlanacak hem de ülke ekonomisine önemli katkılar sağlanacak. Bu adımlar, yediemin sisteminde şeffaflığı ve verimliliği artırarak, yeni bir dönemin kapılarını aralıyor.


