YKS maratonu sona erdi, sonuçlar nihayet açıklandı! Milyonlarca gencin aylardır merakla beklediği o an geldi çattı. Kimi sevinçten havalara uçarken, kimi de belki biraz buruk bir tebessümle ekranlara baktı. Ama ne olursa olsun, bu süreçte gösterdiğiniz çaba ve emek takdire şayan. Şimdi önümüzde yepyeni bir dönem var: Üniversite tercih dönemi! Belki de hayatınızın en önemli kararlarından birini vereceğiniz bu süreç, doğru adımlarla atıldığında geleceğinize ışık tutacak. Hadi gelin, bu heyecanlı ama bir o kadar da kritik süreci birlikte mercek altına alalım, aklınızdaki tüm soru işaretlerini gidermeye çalışalım. Unutmayın, bu sadece bir sınavdı ve hayat devam ediyor. Önemli olan, şimdi önünüze çıkan fırsatları en iyi şekilde değerlendirebilmek.
Sonuçları gördünüz, puanınız ve sıralamanız elinizde. Peki şimdi ne yapmalı? İlk ve en önemli adım, panik yapmamak! Unutmayın, YKS puanınız tek başına bir anlam ifade etmiyor; asıl önemli olan başarı sıralamanız. Çünkü üniversiteler ve bölümler öğrenci alımında genellikle sıralamalara bakıyor. Geçmiş yılların taban puanları ve başarı sıralamaları size bir fikir verecektir ama bu verilerin her yıl değişebileceğini aklınızdan çıkarmayın. Özellikle kontenjan değişiklikleri, sınavın zorluk derecesi ve genel aday profili gibi faktörler sıralamaları doğrudan etkiler. Bu yüzden sadece puana değil, sıralamanıza odaklanın ve araştırmalarınızı bu doğrultuda yapın. Geçmiş yılların verilerini incelerken, YÖK Atlas gibi güvenilir kaynaklardan yararlanmak sizi doğru yola götürecektir. Unutmayın, her yılın kendine özgü dinamikleri vardır.
Tercih yaparken elinizin altında bulunması gereken en önemli kaynak tabii ki ÖSYM’nin yayımladığı Yükseköğretim Programları ve Kontenjanları Kılavuzu. Bu kılavuz, tüm bölümlerin kontenjanlarını, özel koşullarını ve geçmiş yıl verilerini içerir. Okuması biraz sıkıcı olabilir ama her satırı altın değerinde! Bunun yanı sıra, internette birçok ‘tercih robotu’ ve ‘danışmanlık sitesi’ bulabilirsiniz. Bunlar işinizi kolaylaştırsa da, resmi olmayan kaynaklara karşı dikkatli olun. En güncel ve doğru bilgiyi her zaman ÖSYM’nin kendi sitesinden ve üniversitelerin resmi web sitelerinden teyit etmekte fayda var. Bazı özel kurumların hazırladığı robotlar, geçmiş yıl verilerini ve kendi algoritmalarını kullanarak size yol gösterebilir ancak nihai kararı verirken her zaman resmi kılavuzu esas alın. Hatta mümkünse, kılavuzun bir çıktısını alıp önemli gördüğünüz yerlerin altını çizin, notlar alın. Bu, süreci daha somut hale getirecektir.
Gelelim can alıcı noktaya: Bölüm seçimi! Burası gerçekten ince bir çizgi. Bir yanda hayalleriniz, tutkularınız, ilgi alanlarınız; diğer yanda ise iş imkanları, kariyer beklentileri ve mantıklı tercihler. İdeal olanı, bu ikisi arasında bir denge kurabilmek. Sırf çok popüler diye ya da ‘para var’ diye hiç ilginiz olmayan bir bölümü seçmek, uzun vadede sizi mutsuz edebilir. Öte yandan, sadece hayallerinizin peşinden gidip mezun olduğunuzda iş bulmakta zorlanacağınız bir alana yönelmek de pek akıllıca değil. Bu yüzden, kendinize şu soruları sorun: ‘Bu bölümü neden istiyorum?’, ‘Bu alanda çalışırken mutlu olur muyum?’, ‘Bu mesleğin geleceği nasıl?’, ‘Mezun olduktan sonra ne gibi iş imkanları beni bekliyor?’. Bu sorulara samimi cevaplar vermek, doğru yolu bulmanıza yardımcı olacaktır. Unutmayın, üniversite sadece bir diploma almak için gidilen bir yer değil, aynı zamanda kendinizi keşfedeceğiniz, ilgi alanlarınızı derinleştireceğiniz bir yaşam alanı.
Seçeceğiniz bölümün ne olduğunu iyi araştırın. Sadece ismine aldanmayın. Bir mühendislik bölümü bile kendi içinde onlarca farklı alana ayrılabilir. İlgilendiğiniz meslekleri yapan kişilerle konuşmaya çalışın, varsa staj imkanlarını araştırın. Hatta o bölümün ders programlarına, müfredatına bakın. Hangi dersleri alacaksınız, ne gibi projeler yapacaksınız? Bunlar size o bölüm hakkında çok daha net bir fikir verecektir. Bölüm kadar üniversite seçimi de önemli. Okulun akademik kadrosu, araştırma olanakları, kütüphane imkanları, kampüs hayatı, öğrenci kulüpleri, uluslararası değişim programları (Erasmus gibi) gibi faktörler de tercih listenizi oluştururken göz önünde bulundurmanız gerekenler arasında. Büyük bir şehirde mi okumak istersiniz, yoksa daha sakin bir üniversite şehrinde mi? Kampüsün konumu, ulaşım imkanları, yurt olanakları da günlük hayatınızı doğrudan etkileyecek detaylar. Unutmayın, üniversite sadece bir okul değil, aynı zamanda birkaç yılınızı geçireceğiniz bir yaşam alanı olacak.
Tercih listenizi oluştururken stratejik davranmak çok önemli. Genellikle 24 tercih hakkınız var ve bu hakkı akıllıca kullanmalısınız. İlk sıralara en çok istediğiniz, ‘keşke burası olsa’ dediğiniz bölümleri yazın. Bu bölümlerin sıralaması sizin sıralamanızdan yüksek olabilir, hatta çok daha yüksek bile olabilir, önemli değil; burası ‘hayal’ kısmınız. Sonrasında, kendi sıralamanıza yakın veya biraz daha düşük olan, gelme ihtimali daha yüksek bölümleri ekleyin. Listenizin sonlarına doğru ise, ‘garanti’ diyebileceğiniz, puanınızın veya sıralamanızın kesinlikle yeteceğini düşündüğünüz bölümleri koymayı unutmayın. Bu, açıkta kalma riskinizi en aza indirecektir. Tercihlerinizi yaparken, bir bölümün ‘geçen sene şu kadarla kapattı’ bilgisini mutlak doğru olarak kabul etmeyin. O yılın koşulları, kontenjanları ve aday profili gibi birçok faktör bu sayıyı etkiler. Geniş bir yelpazede tercih yapmak, şansınızı artıracaktır. Sıralamanızın çok üzerinde, sıralamanıza yakın ve sıralamanızın altında bölümlerden oluşan dengeli bir liste her zaman en iyisidir.
Bazı bölümlerin özel koşulları olabilir. Örneğin, tıp fakültelerinde baraj sıralaması, mühendislikte farklı barajlar veya özel yetenek sınavları gibi. Tercih kılavuzundaki ‘koşullar ve açıklamalar’ kısmını dikkatlice okuyun. Mezun olduğunuz lise türü, alanınız, okul birinciliği gibi durumlar size ek puan veya ek kontenjan hakkı sağlayabilir. Bunları atlamayın! Eğer emin değilseniz, mutlaka okulunuzdaki rehber öğretmeninizle, ailenizle veya bu konuda uzman bir eğitim danışmanıyla konuşun. Onların tecrübeleri ve objektif bakış açıları, sizin göremediğiniz detayları fark etmenizi sağlayabilir. Yalnızca kendi başınıza karar vermek yerine, birkaç farklı gözden fikir almak her zaman daha sağlıklıdır. Unutmayın, bu karar hayatınızın gidişatını etkileyecek büyük bir adım ve profesyonel destek almak asla bir zayıflık değil, aksine akıllıca bir yaklaşımdır.
Bu süreçte stres ve heyecan yaşamanız çok doğal. Ancak bu duyguların sizi yanlış kararlar almaya itmesine izin vermeyin. Sakin kalın, acele etmeyin. Tercihlerinizi son güne bırakmayın, kendinize düşünmek ve araştırmak için yeterli zaman tanıyın. Listenizi oluşturduktan sonra birkaç gün bekleyip tekrar gözden geçirin. Belki bazı fikirleriniz değişebilir, yeni bir bölüm keşfedebilirsiniz. Tercih listenizi ÖSYM’nin sitesine girmeden önce defalarca kontrol edin. Kodlar, bölüm adları, üniversite isimleri… En ufak bir hata bile hayallerinizin önüne geçebilir. Her detayı titizlikle inceleyin. Tercihlerinizi online sisteme kaydettikten sonra, çıktısını almayı ve saklamayı unutmayın. Bu, olası bir problemde elinizde resmi bir belge olmasını sağlar. Güvendiğiniz birine de listenizi kontrol ettirebilirsiniz. Dört gözden çıkan hata, iki gözden çıkandan daha azdır.
Tercihlerinizi yaptıktan sonra derin bir nefes alın ve arkanıza yaslanın. Artık top sizden çıktı, sıra ÖSYM’de. Bu bekleme süreci de bazen sınav sonucunu beklemek kadar zorlayıcı olabilir. Ama unutmayın, elinizden geleni yaptınız. Sonuçlar ne olursa olsun, bu bir son değil, yeni bir başlangıç. Belki istediğiniz bölüm olmaz ama başka bir kapı açılır. Üniversiteye gitmek her şey demek değildir, önemli olan kendinizi sürekli geliştirmek, öğrenmeye açık olmak ve hayata pozitif bakmak. Belki bir yıl daha hazırlanmak isteyebilirsiniz, belki de farklı bir alana yöneleceksiniz. Her kararınızın bir nedeni ve sonucu olacaktır. Şimdiden hepinize bu yeni dönemde başarılar diliyoruz. Umarım herkes gönlündeki yere yerleşir ve geleceğine sağlam adımlarla ilerler. Unutmayın, bu sadece bir sınavdı, hayat çok daha büyük bir macera!


