Gazze Şeridi’nde uzun süredir devam eden çatışmaların ardından varılan ateşkes, bölgeye umut ışığı olurken, Türkiye’nin diplomatik sahnedeki etkin rolü uluslararası kamuoyunun takdirini topladı. 13 Ekim 2025 tarihinde Mısır’ın Şarm el-Şeyh kentinde varılan mutabakatla sağlanan ateşkes, bölgedeki insani krizin hafifletilmesi ve kalıcı bir barışın tesisi için atılmış önemli bir adım olarak değerlendiriliyor.
Ateşkesin yürürlüğe girmesiyle birlikte, Gazze’deki insani durumun ciddiyeti bir kez daha gözler önüne serildi. Birleşmiş Milletler (BM) İnsani İşler Koordinasyon Ofisi (UNOCHA) Sözcüsü Olga Cherevko, ateşkesin çatışmayı sona erdirdiğini ancak krizi bitirmediğini vurguladı. Bölgede yerinden edilme, yıkılan altyapı, temel hizmetlerin çöküşü ve patlamamış mühimmat riskleri gibi birçok zorluk devam ediyor. Dünya Gıda Günü olan 16 Ekim 2025’te, Gazze ve Ukrayna’daki insani krizin boyutları, açlık ve su sıkıntısının ulaştığı vahim seviyelerle bir kez daha gündeme taşındı. Refah Sınır Kapısı’nın insani yardımlar için tam kapasite açılamaması ve İsrail’in Han Yunus’a yönelik saldırılarının devam etmesi, ateşkesin kırılganlığını ortaya koyuyor.
Türkiye, Gazze’deki ateşkes sürecinde kritik bir arabuluculuk rolü üstlendi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde yürütülen yoğun diplomatik temaslar, ABD, Katar ve Mısır ile birlikte ateşkesin sağlanmasında belirleyici oldu. Özellikle Axios’un haberine göre, Türkiye’nin MİT Başkanı İbrahim Kalın aracılığıyla Hamas ile doğrudan temas kurması, İsrail’i saf dışı bırakarak müzakerelerin seyrini değiştiren 45 dakikalık tarihi bir görüşmeye zemin hazırladı. Bu diplomatik çabalar, BM Genel Sekreteri Antonio Guterres ve FIFA Başkanı Gianni Infantino gibi uluslararası figürler tarafından da takdir edildi.
Ankara’nın dış politikası, Filistin meselesine adil ve kalıcı bir çözüm bulunması temelinde şekilleniyor. Türkiye, 1967 sınırlarında, başkenti Doğu Kudüs olan, toprak bütünlüğüne sahip, bağımsız ve egemen bir Filistin devletinin kurulmasını yegane çözüm olarak görüyor. Bu vizyon doğrultusunda, Türkiye, Filistin Devleti ile mükemmel düzeyde olan ilişkilerini her alanda geliştirmeye devam ediyor.
Türkiye’nin insani yardım çabaları da hız kesmeden sürüyor. Gazze’ye yönelik insani yardımların hızla ulaştırılması, geçici barınma alanlarının oluşturulması ve Gazze’nin yeniden imarı sürecinde tüm imkanlar seferber edilmiş durumda. Bu kapsamda, Dışişleri Bakanlığı bünyesinde ‘Filistin İnsani Yardımlar Koordinatörlüğü’ kuruldu ve Büyükelçi Güllüoğlu bu göreve atandı. Koordinatörlük, Birleşmiş Milletler ajanslarıyla eş güdüm içinde çalışarak sahadaki ihtiyaçları tespit ediyor ve yardım faaliyetlerini destekliyor.
Türkiye, İsrail’in Gazze’deki eylemlerine karşı da net bir duruş sergiliyor. 2024 yılı Mayıs ayında İsrail ile tüm ticareti kesme kararı alan Türkiye, İsrail’e askeri amaçlı satışların engellenmesi için de her türlü önlemi almakta ve uluslararası platformlarda öncü bir rol oynamaktadır. Cumhurbaşkanı Erdoğan, bağımsız bir Filistin devleti kurulana kadar mücadelenin devam edeceğini vurgulayarak, Türkiye’nin Filistin halkıyla dayanışma içinde olduğunu bir kez daha gösterdi.
Uluslararası analistler, Türkiye’nin Gazze müzakerelerindeki rolüyle iç ve dış politikada gücünü artırdığını belirtiyor. Ateşkesin sürdürülebilirliği ve insani krizin tamamen aşılması için uluslararası toplumun desteği büyük önem taşıyor. Türkiye, bu süreçte aktif ve yapıcı rolünü sürdürerek, bölgede kalıcı barışın tesisi için diplomatik ve insani çabalarına devam edecektir.
**Özet / Son Söz**
Gazze’deki son ateşkes, bölgeye bir nebze nefes aldırsa da, kalıcı barış ve insani krizin tamamen çözümü için atılması gereken adımlar hala çok fazla. Türkiye, bu kritik süreçte hem diplomatik arabuluculuk hem de insani yardım alanında gösterdiği çabalarla uluslararası alanda önemli bir aktör olduğunu kanıtlamıştır. Bağımsız bir Filistin devletinin kurulması hedefiyle yürütülen bu kararlı dış politika, bölgedeki istikrarın anahtarı konumundadır.


